top of page

AKTÜEL ANALİZ

6 Şubat 2014 Perşembe

AKTÜEL ANALİZ

TEFEKKÜR

 

Yukarıdaki harfler Arap Alfabesinin harflerinden üçü. Aynı zamanda Bakara Suresi’nin ilk ayetlerinden. Bakara Suresi’nde bu ayetten sonra şu ayet gelmiştir: “İşte o kitap, bunda şüphe yok, muttakiler için hidayettir.” (Bakara Suresi: 2)

Elif, Lam, Mim harflerinin yan yana gelmesinden oluşan ayetin manasını bilmemize imkân yok. Bu yüzden bu tür ayetlere “müteşabih” ayetler denilmiştir. Ama şunu biliyoruz. Elimizde tuttuğumuz Kur’an-ı Kerim, bu harflerden (yani Arap Alfabesinden) meydana gelmiştir. Bizim “A-B-C” harflerimiz gibi. İşte bu harflerden insanların güç yetiremeyeceği bir kitap meydana gelmiştir.

Kur’an-ı Kerim; Allahü Teâlâ (cc) tarafından Cebrail (as) vasıtasıyla Peygamberimize (sav) indirilmiş olan ve Resulullah (sav) bize tevatüren (yani kesinlikle ve şüphesiz) şekilde nakledilen nazm’dır.  Kur’an-ı Kerim’in en önemli yönü mucize olması. İmam Maturidi (rh.a); “Kur’an-ı Kerim’in mucize yönü belağatının kemale ermesidir” demiştir. Zira Kur’an- Kerim’in mucize yönü edebiyatından başka yerde olsaydı, benzerini getirmek için uğraşan Arapları, başka yönleriyle de aciz bırakması icap ederdi. Zira Kur’an-ı Kerim, gayb’ten haber vermesi, tenakuzdan uzak olması, ister dünyevi isterse de uhrevi meseleleri ihtiva etmesi bakımından İncil, Tevrat, Zebur gibi Allah’ın kitaplarıyla aynıdır. (Yusuf Kerimoğlu; Emanet ve Ehliyet- c.1 Mad. 25-26) Dolaysıyla Kur’an edebi yönüyle hiçbir beşerin benzerini meydana getiremeyeceği bir kitaptır. Evet, Arap Alfabesiyle bütün insanlar bir araya gelse Kur’an-ı Kerim’in bir suresini bile bir araya getiremezler. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. Yok, yapamadıysanız ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının.” (Bakara Suresi: 23-24)

Müşriklerin, Hz. Muhammed (sav)’e düşmanlıkları malum. O (sav)’i öldürmek bile istediler!.. Peygamberimiz ve sahabesini durdurmak için canları ve mallarıyla mücadele ettiler. Ama bu mücadelenin hiç gereği yoktu. Zira eğer Kur’an-ı Kerim’in bir suresi gibi sure meydana getirebilselerdi zaten mücadeleyi kazanırlardı. Ama meydana getiremediler. Biliyorlardı ki, Kur’an-ı Kerim’in bir benzerini meydana getiremezlerdi. Hâlbuki Hz. Muhammed (sav) konuşurken Arap alfabesiyle konuşuyordu. O’nun okuma ve yazması dahi yoktu. Buna rağmen koca koca ve de meşhur şairler; Kur’an-ı Kerim’in karşısında acze düştüler. Biliyorlardı ki; bu Kur’an insanüstü bir sözdü. “Allah’ın kelamının başka kelamlara üstünlüğü Allah’ın yaratıklarına üstünlüğü gibidir.”

Elif, Lam, Mim

 

Öyleyse bu müşrikler neden evet hakikat bu kadar açıkken neden Hz. Muhammed (sav)’e tabii olmadılar. Ayet bir yönünü şöyle açıklıyor:

“Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.” (Kasas Suresi: 57)

Dikkat edelim ayete; onlar “doğru yolun” ne olduğunu biliyorlar. Ama doğruya yani İslam’a uyarsak hâkimiyetimizden oluruz, yerimizden yurdumuzdan kopmak zorunda kalırız diyorlar. 

Evet, güneş nasıl var ve kimse onun varlığından şüphe etmiyorsa “bu kitap”ta Allahü Teala (cc)’dandır. İslam’a tabii olmayanlar, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşe gireceklerdir.

Allah’ın bize seslenmesi oldukça büyük bir nimet!.. Bu seslenme hem bizi ahirette ateşten kurtarmak için hem de dünyada yolumuzu bulmamız içindir. Şöyle buyurur Rabbimiz:

“Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam’ı beğendim.” (Maide Suresi: 3) Allah’ın verdiği yiyecek, giyecek, göz, kulak, kalp vs. nasıl nimetse yine Allah’ın Şeri’atı da öyle nimettir. Bütün hükümleri nimettir.

Bu kitap bildiğimiz harflerden meydana gelmiştir. Ama mucize!.. Artık dikkat edelim. Beşerin uyduruk kanunları, hayalleri, hırsları, egemenlikleri, sancakları vs. terk edelim. Sadece ve sadece Allah’ın hakimiyetine sığınalım!.. Artık ideolojileri terk edip Rabbimize dönelim:

“Andolsun ki biz her ümmete: “Allah’a ibadet edin ve tağuta (İslam Dışı sistemlere, rejimlere, ideolojilere vs.) kulluk etmekten sakının” diye bir peygamber göndermişizdir. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün?” (Nahl Suresi: 36)

Peygamberi yalanlayanların, Peygamberin sancağı altında yer almayanların dünyada anıtları yapılsa, tapıcıları gidip saygı duruşunda olsa bile ahirette kurtuluş yok!.. Nimetten yüz çeviren kendi aleyhine yüz çevirir!..

Aksini düşünüyorsanız “Elif, Lam, Mim” sizin de elinizde. Siz şüphe ediyorsanız onun surelerinden bir sure getirsenize… 

 

 

 

bottom of page